18 Kasım 2019 Pazartesi

NOSEMA VE ARI HASTALIKLARINLA MÜCADELE



Bu yıl sıcak birazda kurak bir sonbahar mevsimi yaşamaktayız.Bunun avantajlarını görmek oldukça güzel.Çünkü;Arılarda yavru çıkarma hızı tüm hızıyla devam ediyor.Arıları iyice sıkıştırarak 4-6 çıta aralığında daralttık.Ayda iki üç kez toz vitamin-sıvı polivit (Çocuk vitamini)  ve antibiyotik  destekli şurub veriyorum.
Çünkü;Arılarda nosema ve buna bağlı sindirim sistemi ağırlıklı hastalıklar güz yada erken ilk bahar döneminde kovanın sönmesine yol açar.Arıcı bu hastalığa ''gidip dönmez ''hastalığı adını koymuş.Değerli arıcılar; Bal mevsiminde yada bal hasat edeceğiniz zamanda kimyasal kökenli ve antibiyotik ilaçlar kullanmayınız.Bu tür ürünler,balda kalıntıya yol açar.Sattığınız bal tahlile giripde antibiyotik,yada kimyasal akıntı çıkarsa cezası oldukça ağır olur.15-20.000 gibi cezalara maruz kalabilirsiniz.Ancak,bal mevsiminiz bitmişse arılardan bal hasat etmeyecekseniz,Bu yukarda isimlerini yazdığım ürünlerden 50 kg şeker için 100 gr toz vitamin,2 adet polivit çocuk vitamini vede hazırladığınız şuruba  25-30 gr sıvı pan teramisin (Veterinerde satılır) koyarak şerbetliklerden ayda 2-3 kez besleme yapın.Arılarınızın hem sağlıklı kaldığını,hasta olmadığını ve nüfusunu artırarak kışa girdiğini  göreceksiniz.Bu önerdiğim besleme sistemi sizi ve arılığınızı rahatlatacaktır.
ARICI-07 

19 Ekim 2019 Cumartesi

ARI KUŞLARI

Arıcı arkadaşlarım,Yıllardır bu kuşlara hep vahşi arılarımızı yiyen yok eden onlara çok zarar veren  kuşlar olarak baktık.Bakış açımız görsel ve basitti.Çünkü;Arı kuşları kovanlı bölgeye çöküyor,arılarımızın çalışmasını engelliyor onları yok ediyor olarak görüyorduk.Aslında bu görüşümüz onların faydalarını bilemediğimiz için kendimize göre doğruydu.Ana arı üreticileri ilk baharda arı kuşlarını görünce panikler kaybolan ana arıyı kuş kaptı ''der''kabahatlıyı teşhis ettiğini sanır.Arı kuşu olmasada tüm ana arıların %100 başarılı şekilde çifleşerek kovana dönmediği bir gerçektir.Çünkü;Ana kaybının en büyük sebebi arı kuşu değil,yanlış kovana girmektir.Ana arı kaybının ana ve temel sebebi budur.Bunu önlemenin yolu kovanları farklılaştırmakdan geçer.Gelelim gerçeklere...

Şu gerçeği iyi bilmemiz gerek.Arı kuşları biz arıcılara verdiği zararın  en az 100 kat fayda sağlar.Bir kere bahar döneminde yoğun çalışma ile çok yorulan ve hızla işçi kaybeden ömrü kısalan işçileri zorunlu dinlendirir.Bu dinlenme sırasında kovanda yeni çıkan işçilerle birlikde nüfus artar.Kovan içi kolay ısıtılır.Arı kuşunun sesini duyan işçi arılar  yeni genç yavruları tetikleyerek ana arının daha çok beslenmesini sağlar.İşçi arıların bir kısmıda arı kuşuna yem olacağı için kovan içinde nüfusu koruma duygusu artar.Ana arı  yumurta atması için sıkıştırılır.Ana arı arı kuşu nun var olduğu dönemde diğer zamanlara oranla iki kat fazla yumurta atar.Arı kuşu böylece arılığımızı hızlandırır.Bizim yapamadığımızı arı kuşu yaptırır.Ayrıca doğal ortamdaki arıların düşmanı olan sarı arılarla eşek arılarını da yiyerek temizler.Böylece bize çok büyük hizmet verir.Arı kuşlarının geldiği dönemlerde arılar kekle desteklenmeli,3-4 gün ara ile şuruplanmalıdır.Bunun yanında arılar en fazla peteğide arı kuşu varken örerler. Benden size söylemesi...Arı kuşlarını koruyun...

4 Kasım 2015 Çarşamba

SON NEKTAR KAYNAĞIMIZ

Arıcı 07 ANTALYA
 Artık son nektarkaynağımız olan keçiboynuzları açtı.Arıların güz yavrusu yada güz balındaki son nektar kaynağı.Polen kaynağı bakımında yeterince güçlü.Arılar iyi yumurtaya yöneldi.Gücüne göre yavru kapasitesine ulaştılar.5 çıta yavrulu olanda tek çıtada kalanda...Hepside bizim arılar...
Bu yıl farklılıklarıda taşıdı mevsim..Kışa doğru giderken,sıkıntıda olan arıcılarda var,kışa rahat arılarını hazırlayanda..Ben neredeyim?...Ben her iki gurubun ortasında..Daha çok arıları kışa hazır diyebileceğim gurupdada sayılırım.Ancak tüm arılar değil...30 kadar kovanımız çok rahat değil..sıkıntılı..Bunun yanında hala 7-888 çıta pozisyonda olanlarda var.Ama geneli 4-6 çıta aralığında..Sıkıntılı dediğim gurup 2-3 çıta...hatda tek çıta da diyebilirim...Harnup nektarı ve polenini gözlemlemedeyim.İnanıyorum ki iyi kovanlar harnupda 2-3 çıta bal yapacak..Ama zayıflar yiyecek balı bulur mu bilemiyorum..Zaten zayıf gurubun işçileride zayıf.Öyle olunca Kasımın 20 sinden sonra koyu kıvam şurup yada bol ballı yumuşak bir kek verip kışa salmalıyım.Bu nyıl arılığım Aralıkda Akdenizde olmayacak.Yaylada kışlayacağım.Arılığım salkımı tatmalı.Arılar dinlenmeli...
Bu düşüncem mevsimede bağlı olacak...Havalar soğuk olursa kovan tabanlarını açıp sahilide tercih edebilirim...Hayırlısı şimdilik...Düşünce ve uygulama birbirini tamamlar mı? Zaman gösterecek.
 Yüce ALLAH'dan hayırlısı dileklerimle...

2 Ağustos 2015 Pazar

BALIN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ


Balarısının en önemli ürünü olan bal, çok eski yıllardan beri, değeri kesinlikle kabul edilen kıymetli bir besin maddesidir. 15.000 sene kadar önce İspanya'daki mağaralardan birisinin duvarına; bir ressam, bal peteğinden bal alan komşusunun resmini çizmiştir. Geçen 10.000 yıl zarfında hiç kimse baldan daha tatlı ve saf bir yiyecek keşfetmemiştir. Bileşimindeki en önemli madde olan meyva şekeri;levülozdan dolayı şeker kamışından daha tatlıdır. Hangi sofra şekeri, geçmiş yazların Güneş ışığını biriktirerek taşıyabilir. Veya elma, portakal, yonca ve ıhlamur çiçeklerinin saf kokularını sinesinde toplayabilir. Sofra şekerinin, tuz gibi tek tadı vardır. Her çeşit balın ise, kendine göre bir lezzeti vardır.
BALIN TANIMI
Uluslararası Gıda Tüzüğü'ne göre bal:
"Balarıları tarafından, çiçeklerin nektarlarından veya bitkilerin yaşayan kısımlarından alınan özsuların toplanarak; vücutlarındaki özel maddeler yardımıyla işlenereküretilenpetek gözlerine depolanıp olgunlaştırılan, tatlı bir maddedir."
Bal, bütün yiyeceklerin en safıdır. İyi olgunlaştırıldığı zaman, şeker konsantrasyonu o kadar yüksek olur ki, bakterilerbir iki saatten fazla içinde yaşayamazlar. Bir Mısır Kral ailesine ait eski bir mezarda(3300 yıllık), kararmış ve sertleşmiş fakat saflığını kaybetmemiş bal bulunmuştur. Balda yapılan hilenin ortaya çıkmaması imkansızdır.Sulandırılınca hemen bozulmaktadırBal peteğinin mumu ve arıların kendi gudde ifrazatı da, aynen taklit edilememektedir. Böcek uzmanları bile nektarın nasıl bal haline geldiğini tamamen anlamış değildirler.
BALLARIN SINIFLANDIRILMASI
Ardahan çiçek balı
Balların sınıflandırılması; üretimine, rengine, nem oranına, kaynağına ve pazarlama şekline göre yapılabilir.
1) Kaynaklara Göre
a) Çiçek Balı(Nektar Balı)

Balarısının, bitkilerin çiçeklerinden topladığı nektar veya balözüdenen tatlı suları, vücutlarındaki özel bezlerden salgılanan maddelerle karıştırarak zenginleştirmesi ve peteklerdeolgunlaştırması sonucu; doğal bal veya çiçek balı (nektar balı) elde edilir. Nektarın toplandığı çiçeğin tadı, balın aromasında hissedilir. Portakal çiçeği balı, ıhlamur çiçeği balı, yonca balı, vb.
b) Salgı Balı(Çam Balı)

Salgı balı; çam, meşe, kayın ve ladin gibi orman ağaçları üzerindeyaşayan böceklerin salgıladığı tatlı salgıların, arılar tarafından toplanması ile oluşturulan baldır. Elde edildikleri kaynağa bağlı olarak; çam balı veya yaprak balı olarak adlandırılırlar. Ülkemiz için en önemli salgı balı, çam balıdır.

Çam balının kaynağı, Ege ve Akdeniz kıyılarında özellikle Muğla kızılçamları üzerinde yaşayan ve halk arasında "basra"(marchelina hellenica) olarak isimlendirilen böceğin, tatlı bir sıvı salgısıdır. Ergin"basra", pamukçuk içinde, ağaç kabukları arasındadır vehortumlarını ağaçların iletim demetlerine sokarak beslenirler. İletim demetlerindeki özsuyun % 80'i şekerdir. Az miktarda proteinvardır. Böcekprotein ihtiyacını karşılayabilmek için özsuyu emmek zorundadır. Fazla gelen karbonhidratlar da ifraz edilmektedir. Bal çiği adı verilen bu atıkgül kırmızısı renkte ve hoş kokulu olup, arıtarafından kovanlara taşınmaktadır.

c) Zehirli Bal

Arıların, orman gülü ve datura gibi bitkilerden aldıkları zehirli maddelerden meydana getirdikleri bal ise, deli bal veyazehirli bal olarak adlandırılmaktadır. Zehirli bal yiyen insanlarda; çoğunlukla baş dönmesi, bulantı, görme zorluğu,uğultu, terleme, baygınlık ve güçsüzlük gibi bozukluklar göze çarpmaktadır.

d) Yapay Bal
Doğal bal olmadığı halde sakkarozun az veya çok inversiyonu (ters çevirimi) ile nişasta şekeri veya şurubu katarak veya katmaksızın; yapay olarak kokulandırılmış veya boyanmışkıvam, görünüş, koku ve tadı, doğal bala benzeyen ürünler olarak tanımlanmaktadır.
e) Besleme bal

Bazı balcılar fazla çiçek bulunmayan yerlerde, kovanların çevresine kaplar içinde şerbet gibi tatlı çözeltileri dizerekarıları bunlarla beslerler. Bu şekilde beslenmiş arıların yaptıkları doğal olmayan ballara, besleme bal denilmektedir. Böyle balların tadı yavanrenkleri açıktır. Sakkaroz miktarı yüksek; %10'dan fazla olur.
f) Expres bal
Balın tıbbi değerinin artırılması amacı ile son zamanlarda farklı katkılar içeren şerbetlerle arıların beslenmesi sonucu elde edilen ve "expres bal" olarak adlandırılan ballar, tedavi amacı ile kullanılabilmektedir.
Bir kısmının sırrı alınmış list petek
2) Tüketime Sunuşa Göre  
                     
a) Petek Balı

Petek içinde bulunan ve hiçbir yabancı madde içermeyen; ağızları sırlanmış ve gümeçleri bozulmamış doğal bala, petek balı denilmektedir.

b) Süzme Bal

Çeşitli yöntemlerle petek gözlerinden ya da santrifüjledinlendirilip süzülerek çıkarılan bala, süzme bal adı verilmektedir. Sıvı bal, tamamen eriyik halde olup, içerisinde gözle görülebilir kristaller bulunmazKristalize bal, halk dilinde şekerlenmiş veya donmuş bal olarak bilinen tamamenkatılaşmış baldır.

c) Pres Balı
Petekli balın, oda sıcaklığında veya hafifçe ısıtılarak; basınç altında enzimlerini yitirmeyecek biçimde, 45 °C nin altında sızdırılmasıyla elde edilen bala, pres balı denilmektedir. Pres balının kalitesi düşüktür.

3) Balın Rengine Göre 

Beyazaltın, amber ve koyu olarak sınıflandırma yapılmaktadır. Yine renge göre yapılan bir başka sınıflandırmada ise, altı standart bulunmakta; ballar, açık su beyazından, siyah ambere kadar sınıflandırılmaktadır. Bilinen bal renklerinin dışında; kaynağına bağlı olarak farklı renklere de rastlamak mümkündür. Amerika'da, Kuzey Karolina'da, kaynağı belli olmayan "mavi renkli bal" vardır.
4) Balın Nemine Göre
Üç bölümde yapılmaktadır: 1. 2. 3. sınıf ballar. 1. sınıf ballar, nem oranı düşük ballar olup; en yüksek değere sahiptirler. Bu özellik depolanacak ballarda en önemli kalite ölçütü olarak ele alınmaktadır. 1. 2. ve 3. sınıf balların içerebileceği en yüksek su oranları; sıra ile % 17, % 18 ve % 20'dir.
Bileşimi Oluşturan MaddelerOranlar (%)
Su17.20
Şekerler79.59
Fruktoz38.19
Glikoz  31.28
Sakkaroz1.31
Maltoz ve indirgenmiş şekerler7.31
Yüksek şekerler1.50
Asitler0.57
Ham protein0.26
Kül        0.17
İz elementler2.21
A.B.D'de, 490 bal örneği ile yapılan analizler sonucu elde edilen ortalamalara göre, balın bileşimini göstermektedir.(1) 
BALIN BİLEŞİMİ

Bal, içeriğindeki maddelerin çeşitliliği nedeniyle, oldukça karmaşık yapıya sahiptir. Çeşitli yörelere ve elde ediliş zamanlarına göre de, oldukça farklı yapılar gösterebilmektedir. Bu nedenle balın, bileşimi ile ilgili analizler, oldukça geniş sayıda örnek içermektedir.

Balın bileşimi, üretimin yapıldığı yöredeki bitki türlerine ve üretimin yapıldığı zamana göre değişmektedir. Ancak genel olarak; balın,%80'i değişik şekerlerden; %17'si sudan meydana gelir. Geri kalan % 3'lük kısım, başta enzimler olmak üzere; balı bal yapan ve balı değerli kılan maddelerden oluşur.
Arı, çiçeklerden nektar denilen bal özünü emdiği zaman; sakaroz,glikoz, früktoz, çok miktarda suenzimler, vitaminler, bazı azotlu maddeler ve asitlerden meydana gelen bir sıvıyı, kursağında toplamış olur. Ancak, enzimlerden, vitaminlerden, asitlerden ve bazı azotlu maddelerden, hangilerinin nektardan geldiği, hangilerinin, arı tarafından eklenmiş olduğu, kesinlikle bilinmemektedir.
Asitler ve vitaminler gibi, balın bileşiminde bulunan diğer maddelerin, kaynakları hakkında pek az şey bilinmekle beraber; balın amino asitlerinin ve vitaminlerin bir kısmının, polenden geldiği sanılmaktadır. Arı, kovana doğru yola çıktığı andan itibaren bal kesesi, yani kursakta toplanan bal özü, bala dönüşmeye başlar. Arının kursağında bulunan en önemli enzim olan sakkarozbal özündeki sakkarozu, fruktoz ve glukoza çevirir. Sakkarozun parçalanmasıyla; maltoz,ızomaltoz ve erloz gibi diğer bazı şekerler de meydana gelmektedir. Bu da, baldaki şeker miktarının artmasına yol açar. Kovana gelen arı, kursağındaki bal özünü, ya bir petek gözüne, ya da bir arkadaşının ağzına boşaltır. Arkadaşı, bunu,buharlaşmayı sağlıyacak bir sıcaklıkta tutulan peteğin üst gözlerine taşırPetek gözünde, zamanla bal, koyulaşacakve olgunlaşacaktır. Olgunlaşmış bal; kokuludur, lezzetlidir ve uzun süre bozulmadan saklanabilir. Olgunlaşmamış bal ise, çabuk ekşir
BALIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
a) Balın Rengi

Bal, genellikle saydamdan başlayıp, koyu kırmızıya kadar; sarı, kehribar, kahverengi yeşilimsi ve kırmızımsı renklerde olmaktadır. Ballar renklerine göre; su beyazı, ekstra beyaz, ekstra açık amber, koyu renk olarak dört gruba ayrılmaktadır. Bala renk veren maddeler; klorofil, karoten, ksantofil ve bileşimi bilinmeyen sarı ve yeşil rengi meydana getiren bitki pigmentleridir.

1930 yılında Yeni Zelanda'da, Thomson adlı bir araştırmacı, balın rengi ile kimyasal bileşimi arasındaki ilişkiyi incelemiş.Koyu renkli ballarda, amino asit ve şeker miktarı ile mineral maddelerden; özellikle demir, bakır, manganezmiktarlarının fazla olduğunu ve baldaki mineral maddeler arttıkçarengin koyulaştığını bildirmiştir.
b) Balın Lezzet ve Aroması 

Her balın kendine özgün bir tadı vardır. Dikkatle tadılırsa, birçok lezzetler hissedilir. Bin bir çiçekten yapılan bir kovanda bile birkaç çeşitte bal olabilir.

Balın aroması, değişik çiçeklerin nektarında bulunan özellik, esterlere göre değişebilmektedir. Baldaki aromanın asıl maddeleri; esterleraldehitlerketonlar, alkoller ve serbest asitlerdir. Bu maddeler arasında en geniş yeri alkolleralmaktadır. Aroma maddeleri daha çok hammadde olan nektardan gelirken; nektar hangi bitkilerden toplanmış ise, obitkinin aromasını bu balda hissetmek mümkündür.
c) Balın Kokusu

Bal, içindeki polene bağlı olarak özel bir kokuya sahiptir. Balın kokusu, ağıza alınıp yenilirken hissedilir. Çok ısıtılan ballar, aroma maddelerinin büyük bir kısmını kaybederler. Bal, şiddetli kokan bir maddenin yanında saklanırsa, o maddenin yabancı kokusunu da çekebilme özelliğine sahiptir. Genellikle koyu renkli ballar, açık renkli ballardan dahakeskin kokulu ve daha asitlidirler.
Süzülen baldaki hava kabarcıkları. Balın akıcılığı azdır, yani viskozitesi yüksektir.
d) Balın Viskozitesi

Viskozite, akıcılığa karşı koyma özelliği olup, arıcılıkta yapı kelimesinin karşılığıdır. Ağır yapılı bir balın akıcılığı yavaş yani viskozitesi yüksekolmaktadır. Viskozitesi yüksek olan kıvamlı balların süzme esnasında petek gözünden güçlükle çıktığı, boşaltma ve bal kaplarının temizlenmesinin güç olduğu bildirilmiştir. Koyu renkli, yavaş akan, sıkı yapılı balların, viskozitesi yüksek; açık renkli, gevşek yapılı balların ise viskozitesi düşüktür. Balın viskozitesinin, 2,652-2,914 arasında olduğu belirtilmiştir.

e) Balın Kıvamı

Balın kıvamını, nektarın alındığı bitki çeşidi etkilemektedir. Balın duru veyabulanık olması; içindeki hava kabarcıklarısu oranı ve kolloid(küçük boyutlu tanecikler) maddelerin, fazla veya az olmasına bağlıdır. Sıcakbölgelerde ve hafif kumlu topraklarda yetişen bitkiler, koyu kıvamında bal meydana getirirken; yayla ve dağlık bölge çiçeklerden yapılan ballar, akıcı olup, lezzet ve aroma bakımından da üstündürler.

f) Balın Özgül Ağırlığı
Balın özgül ağırlığı, içerisindeki su miktarı ve sıcaklığa bağlı olup, 20 °C ölçüldüğü zaman; l,41-l,45 gr/cm3 arasında değişmektedir. Yani ortalama olarak; l,4225 gr/cm3tür.

g) Balın Kırılma İndisi

20 °C refraktometre ile ölçülen bir özelliktir. Balın bu özelliğinden faydalanarak, içerisindeki rutubet miktarı tayin edilmektedir.

h) Balın Higroskopik Özelliği

Balhigroskopik bir madde olup, bulunduğu ortamdaki havanın nemini çekme özelliğine sahiptir. Balın havadan nem alması, onun özel yapısına, şeker oranına ve içerisindeki su miktarına bağlı olarak değişmektedir.

ı) Balın Işığı Döndürmesi(Polarizasyonu)


Balın polarize ışığı çevirme yönü ve miktarı, bal çeşitlerine göre değişmektedir. Çiçek balları, polarize ışığı solasalgı balları ise sağa çevirir. Bu özellikten faydalanarak, balın salgı balı olup olmadığı anlaşılabilmektedir.
Şekerlemiş bal
i) Balın Kristalizasyonu

Kristalizasyon, içindeki glikozun tanecikler haline gelmesi sonucu balın akıcılığını az veya çok kaybetmesi olayıdır. Balların büyük bir kısmıkristallenmeye eğilimlidir. Bu eğilim, balın içerdiği sudekstroz (glikoz) velevüloz (fruktoz) şekeri, oranlarına ve sıcaklığa bağlı olarak değişebilmektedir. Kristalizasyon üzerinde, balın elde edildiği bitki kaynakları da etkili olmaktadır. Kristtalizasyonu çözmek için hızlı bir ısıtma yöntemiyle, 60-65 °C'de ısıtmak; işlemin sonunda da soğutmaktır. Böyle bir yöntemi uygulayacak teknik Türkiye'de bulunmamaktadır.
Balın kristalleşmesini önlemek için bazı yöntemler önerilse de, çoğu ya yasal değildir, ya da pratik uygulamadan uzaktır. Uygulanabilecek en basit yöntem,balın önce 0°C de 5 hafta bekletilmesi, sonra da 14°C'de saklanmasıdır.Kristalize balı sıvı hale getirmek için pratik yöntem; bal kabını sıcaklığı 38-45°C geçmeyen sıcak su içinde tutmaktır. Ayçiçeği, yonca, kavun, kara hindiba, pamuk balları, çok çabuk şekerlenirken; akasya, hardal, orman gülü ve salgı balları geç şekerlenir. Adaçayı balı yıllarca şekerlenmeden kalabilir.

BALIN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

Balın kimyasal bileşimi, birçok etkene bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu etkenlerin en önemlisi nektar vesalgının doğal bileşimidir. Ayrıca iklim koşulları ve arının bal yapma özelliği de, balın kimyasal bileşiminde etkili olmaktadır. Kimyasal bileşimi bakımından balfruktozu fazla olan koyu, indirgen, şeker sulu çözeltisi gibi olup; içinde az miktarda sakkaroz, dekstrin, azotlu maddeler, enzimler, anorganik kokulu ve boyar maddeler, uçucu yağlar, organik asitler, mumlar, polen taneleri ihtiva etmektedir.

Aşağıdaki değerlerde, White ve arkadaşları tarafından yapılan analiz sonuçlarına göre, nektar ve salgı kaynaklı ballarınortalama kimyasal bileşimleri verilmektedir.
Nektar Kaynaklı Bal: Kimyasal Bileşimi
Nem% 17,20Fruktoz% 38,19
Glikoz% 31,28Sakkaroz% 1,31
Maltoz% 7,31Yüksek Moleküllü Şekerler% 1,50
Diğer Maddeler% 3,10PH 3,90
Toplam asitlik(meq/kg.)29,12Kül% 0,169
Nitrojen% 0,041Diastas Sayısı20,80
Salgı Kaynaklı Bal: Kimyasal Bileşimi
Nem16,30Fruktoz  31,80
Glikoz 
26,08
Sakkaroz0,80
Maltoz8,80Yüksek Moleküllü Şekerler4,70
Diğer Maddeler10,10PH4,45
Toplam asitlik(meq/kg.)54,88 Kül0,73
Nitrojen0,100Diastas Sayısı31,90
Yukarıdaki veriler incelendiğinde, toplam Karbonhidrat oranı;, nektar balında, %79,59, salgı balında, %72,18 olarak bildirilmiştir.  
FERMANTASYONU
Balda bulunan fruktoz ve glikoz, şeker mayalarının etkisi ile parçalanır. Bunun sonucunda; alkol ile CO2 meydana gelir.Alkol de oksijen bulunan ortamda parçalanarak asetik asit ve su oluşturur. Bu fermantasyon sonucu bal bozulur ve tadı ekşir. Böylece kristalizasyon, balın bozulması değildir, ancak fermantasyon, balın bozulması demektir.
Fermantasyonu etkileyen en önemli etmenler; su oranımaya içeriği ve depolama koşulları ve yeterince balındinlendirilmemesidir. Baldaki su oranı %17,1'den azsa, balın bir yıl içerisinde fermente olmayacağı ve ballarda maya üremesinin görülmeyeceği saptanmıştır. Balda fermantasyon oluşturan mayaların kaynağıtoprak ve çiçeklerdir. Kovanda bir önceki yıldan kalan petekli ballar da, önemli ölçüde maya içerirler. Bu nedenle bu tip balların, hasat sırasında alınmaması gerekir.
BALIN ANTİBAKTERİYEL ÖZELLİĞİ

Balantibakteriyel bir özelliğe sahip olduğundan, içerisinde mikroorganizma yaşayamaz ve çoğalamaz. Son yıllarda bütün Dünya'da hızla gelişen arı ürünleri ile tedavi olarak adlandırılan "apiterapi"de; arı zehiri, propolis, arı sütü vepolen yanında, bal da kullanılmaktadır.
Süzme ve petek balı
BALIN BİLEŞİMİNİ OLUŞTURAN MADDELER
Baldaki Rutubet Miktarı

Balın, tipik tatlılık ve yararlılığını sağlayan şekerler, yeteri kadar yüksek konsantrasyondaysa, fermantasyon başlamaz. Su oranı, %18,5 ve daha yüksek olduğunda; fermantasyon olabilir. Fermantasyon sonucu oluşanasetik asit ve karbondioksit; balın tadını ve rengini bozar. Ballardakimaksimum su oranı, % 21 olarak tespit edilmiştir. Genel olarak dağ balları,ova ballarından daha az nem içerir. Fazla nembalın olgunlaşmadığını, ya da dışarıdan su katıldığını göstermektedir. Bu da balın, yüzey mayalanmasıtehlikesini doğurmaktadır.
Baldaki Karbonhidratlar

Balkarbonhidratlı bir madde olup; katı maddesinin, %95-99,9 unu şekerlerteşkil etmektedir. Baldaki 15 tür şekerin, 9 tanesi kesin olarak bulunmuş; ancak 6'sına bazı araştırmalarda rastlanmıştır.

Balda en fazla fruktoz ve glikoz bulunmaktadır. Bala tadını veren bu ikimonasakkaridin(basit şekerin), bitki özsularında fazla miktarda bulunansakkarozun; invertaz enzimi ile değişimi, yahut sakkarozun fruktoz veglukoza ayrılması sonucu meydana geldiği bilinmektedir. Balın, tatlılıknem kapmaenerji değeri ve diğer fiziksel özellikleri bu iki şekerden ileri gelmektedir.
Sakkarozun, baldaki miktarıbalın olgunlaşma derecesine ve nektarın bileşimine göre değişirken; çok erken hasat edilen olgunlaşmamış ballar, fazla miktarda sakkaroz ihtiva ederler.
Baldaki Enzimler
Bal, enzimler bakımından oldukça zengindir. Başlıca bilinen bal enzimleri; amilaz (diastaz), invertaz(sakkaroz),katalaz, fosfataz ve ayrıca askorbik asit ile glikozu yükseltgeyendir. Enzimlerin bir kısmı, nektardan ve yaprak bitlerinin yaprak üstünde bıraktıkları salgıdan, büyük bir kısmı ise arıların tükürük bezi salgılarından meydana gelmektedir.

İnvertaz (Sakkaroz) enzimi, nektarın, bala dönüşmesindeki, kimyasal değişikliklerin çoğundan sorumludur. Nektardakisakkarozun, fruktoz ve glikoza çevrilmesini sağlamaktadır. Önemli bal enzimlerinden olan glikozoksidazglikoz üzerine etki ederek hidrojen peroksit ve glikonolaktan oluşturmaktadır. Balın, antibaktariyel etkisi de, oluşan hidrojen peroksitten kaynaklanmaktadır.

Balda, ayrıca lizozim enzimi de antibakteriyel etkiye sahiptir. Balda, bunların yanı sıra, vücudun ancak az miktarda üretebildiği Chocin maddesi vardır. Bu nedenle bu madde, vücuda günde iki-üç gram verilmelidir. Chocin, karaciğerin yağ metabolizmasını ayarlar ve bu organın yağ bağlamasını önler.
Baldaki Asitler

Balda en fazla bulunan asit bileşeniglikozoksidaz enziminin faaliyeti sonucu meydana gelen glikonik asittir. Diğer asitlerin kaynağı, pek bilinmemektedir. Balın asitliğimikroorganizmalara karşı kararlılığını arttırırken; arılar, balaformik asit ilave ederek, balın olgunlaşmasına yardım ederler.

Balın, düşük pH değerinden sorumlu olan asit miktarının, bal gözleri sırlanmadan önce, arıların, iğnesinden bu gözlere enjekte ettikleri formik asitten ileri geldiği bildirilmiştir. Ballar, genelde asidik reaksiyon gösterip, pH 3,5-5,5 arasındadır. Balda, yüksek asit değerinin tespit edilmesi, zamanla fermantasyona uğradığını; sonuçta alkolün, bakteriyel etkilerle asetik aside dönüştüğünü göstermektedir.

Bal içerisinde; asetik, bütirik, sitrik, formik, laktik, malik, süksinik, glikonik, oksalik, kaprik, tannik, tartarik vevalerik asitler bulunmaktadır. Glikonik asit dışında, balda bulunan diğer asitlerin kaynağı, kesin olarak bilinmemektedir.

Baldaki Proteinler
Azotlu maddeler, çiçek ballarında yaklaşık olarak % 0,3, salgı ballarında ise %1 civarındadır. Çiçek ballarında azotlu maddelerin yüksek çıkması, salgı balı ile karıştırıldığını göstermektedir. Balda proteinlerin belirlenmesi, doğal veya yapay olup olmadığı açısından ve beslenme yönünden önem taşımaktadır.
Balproteince zengin bir besin maddesi olmamasına karşın, sayıca zengin bir amino asit kaynağına sahip bulunmaktadır.Proteinler, amino asit dediğimiz ve karbon, hidrojen, oksijen ve azot atomlarından meydana gelen moleküllerin tesbih taneleri gibi yan yana dizilmeleri ile oluşur. Amino asitler, proteinlerin yapı taşlarıdır.

Balda yaklaşık olarak 17 aminoasit saptanmıştır. Tirosin ve triptofan, koyu renkli ballarda bulunurken, açık renkli ballarda tespit edilmemiştir. Ballarda miktar yönünden sırası ile en fazla prolin, lisin ve glutamik asit olduğu bildirilmiştir. Bunları; histidin, arjinin, treonin, serin, glisin, valin, metionin, lösin, alanin, fenilalanin izlemektedir.
Baldaki Vitaminler

Eskiden bal içerisinde vitamin olmadığı veya çok az bulunduğu düşüncesi hakim iken, son yıllarda yapılan kimyasal vebiyolojik araştırmalar sonucunda; balda çeşitli vitaminlerin bulunduğu tespit edilmiştir. Balda A vitamini bulunmazken, B grubu vitaminler ( B1, B4 ) ile C, E ve K vitaminleri bulunmaktadır. Ballarda çeşitli miktarlarda olmak üzere;tiamin, riboflavin, askorbik asit, piridoksin (B6) pentotenik asit (B5) nikotinik asit (B3) niasin, biyotin ve folik asit belirlenmiştir.

Watt ve Merril yaptıkları araştırmada; balda B1 vitaminini eser miktarda, B2 vitaminini 0,4 mg, C vitaminini ise 10 mgdüzeyinde bildirmişlerdir. Bal, süzme işlemi sırasında; bu vitaminlerin büyük bir çoğunluğunu kaybedebilir. Bu yüzden, süzme işleminin son derece dikkatli yapılması gerekir.
Bal süzme makinası
Süzülen bal, dinlendirmek için kaba boşaltılıyor.
Baldaki Mineral Maddeler 

Balda mineral madde miktarı; % 0,02 - % 1,0 arasında değişiklik göstermektedir. Bal içerisinde; en fazla potasyumkalsiyumfosfor ve daha az miktarlarda da sodyumklorkükürt, magnezyum, silis, mangan, bakır, iyot demir ve çinko bulunmaktadır.

Zengin bir mineral kaynağı olan balda bulunan mineraller; potasyum (K), sodyum (Na), kalsiyum oksit (CaO), magnezyum (Mg), demir (Fe), bakır (Cu), mangan (Mn), klor (CL), fosfor (P), kükürt (S), silika (SİO2) ve ham silika'dır. İz halinde bulunan mineral maddeler ise krom (Cr), lityum (Li), nikel (Ni), kurşun (Pb) kalay (Sn), çinko (Zn), osmiyum (Os), berilyum (Be), vanadyum (V), zirkonyum (Zr), gümüş (Ag), baryum (Ba), galyum (Ga), bizmut (Bi), altın (Au), germanyum (Ge) ve stronsiyum (Sr)
.
BALIN KALİTESİNİ ETKİLEYEN ETMENLER

Ballara uygulanan farklı işlemlerbalın kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Depolama süresi, nem, hasad sırasında uygulanan işlemler, ısıtma ve depolama yeri gibi etmenler, kaliteyi etkilemektedir.Bir yıl süreyle depolanan ballarda, genel olarak yüksek düzeyde azot (N),külhidrojen iyonu (düşük pH), nem ve bileşik şekerler bulunmuştur. Kaliteyi önemli ölçüde etkileyen; şekerlenme ve fermantasyonlasonuçlanabilen etmenler önemlidir. Bu etmenlerin en önemlileri; hasad sırasında uygulanan işlemler; nem, ısıtma ve depolamadır.
Hasad sırasında balda bulunacak glikoz kristalleri, toz parçacıkları veyapolen tanecikleri, kristalizasyonda başlangıç çekirdeğini oluşturmaktadır. Bu nedenle hasat edilen balın çok iyi süzülmesi ve süzgeçten geçebilen farklı yoğunluktaki maddelerin balın altında veya üzerinde toplanabilmesi içindinlendirilmesi gerekir. Balın fermantasyon ve kristalizasyon açısından; uzun süre açıkta tutulmaması gerekmektedir. Balda bulunan hava kabarcıklarının arındırılmasında, en uygun yöntem balın dinlendirilmesidir.

Süzme ve Dinlendirme

Süzme için en uygun yöntem, bir kazan içerisine yerleştirilmiş ve farklı genişlikte delikleri olan 4 adet bez torbanın iç içe yerleştirilmesi ile oluşur. Süzme için balın, 35°C dolayında ısıtılması yeterlidir. Baldaki balmumu parçacıklarını ayırmak gerektiğinde, bal 40°C ısıtılır ve bal, krema makinasından geçirilir. Bu işlem bez süzgeçlerden geçen çok küçük mum parçacıklarının ayrılmasında kullanılır.
Şişelere konulmuş, açıktan, koyuya, bal çeşitleri.
Balın dinlendirilmesi, durultma amacı ile yapılır. 35-40°C dolayında ısıtılmışbal, büyük dinlenme kaplarına alındığında yoğun parçacıklar dibe çöker.Baldan daha az yoğun yabancı maddeler ile hava kabarcıkları ise yüzeye çıkar ve bal durulur. Ancak asıl durultma, filtrasyon veya bazı katkı maddeleri ile gerçekleşir.
Balın Depolanması
Balın depolanması sırasında kalite ile ilgili en önemli etmenler; depolama yerinin sıcaklığı, nemi, ambalaj kaplarının özelliği ve depolama süresidir.

Isıtılan veya bekletilen ballarda renk koyulaşması görülebilmektedir. Depolama, sıcaklığı 11°C'in altına düştüğünde, fermantasyona neden olanmayaların etkinliği de durmaktadır. Balda istenmeyen özelliklerin oluşumunu önlemek için, soğuk yerlerde depolanması ve havanın nemini çekememesiiçin de, ağzı sıkıca kapalı kaplarda saklanması gerekmektedir.

Bal için en uygun ambalaj kabıkapaklı cam kavanozlardır. Zira bal, asit yapıya sahip olduğu için, plastik malzemelerle  reaksiyona gireceğinden, balın kalitesinin düşmesine neden olacaktır. Ayrıca ambalajlanmış ballar, oda sıcaklığında tutulmalıdır. Oda sıcaklığında tutulan ballarda, diyastaz veinvertaz enzimleri de azalmaktadır. Balın, şeker ve enzim içeriğinin azalmasını önlemek için, depolama yerinin sıcaklığının düşürülmesi gerekir
Arıcı 07 ANTALYA

24 Ocak 2015 Cumartesi

Arıcılıkta yeni bir çağ!!! PROBEE41

Probee41_Logo_Seffaf_200x200

Arıcılıkta yeni bir çağ!!! PROBEE41

Tıbbi ve aromatik bitkilerin hidrolat ve yağlarından üretilmiştir. Balda kalıntı bırakmaz, bal sezonu boyunca kullanılır. Kimyasal ve sentetik madde içermez. Yan etki yapmaz. PROBEE41 Arınızın performansını arttırır, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Arılarınızı hastalıklara karşı korur. Arı ölümlerini engeller. Zehirlenmelere karşı arılarınızı güçlendirerek ölümleri azaltır. PROBEE41 Arılarınızı sakinleştirir. Yağmacılığı azaltır.
10602968_295139037335577_630822587_n
Kovan kapağını açarak çıta aralarına püskürtülerek uygulanır. Kovan içindeki çıtalar aralanarak püskürtülen çözeltinin arılara temas etmesi sağlanır. PROBEE41 Uygulama yapıldıktan sonra birkaç saat içinde ilk etkileri görmeye başlarsınız. Birer hafta arayla yapacağınız üç uygulamadan sonra arınızın hastalıklara karşı korunduğunu, iç ve dış etmenlere meydan okuduğunu göreceksiniz.
250 Gr lık PROBEE41 ile 600 çıtaya uygulama yaparsınız. PROBEE41 sizin ve arınızın sağlığını korur, uygulama esnasında kötü etkilere neden olmaz. Sürekli kullanımda ani ısı değişimlerinden arılarınızın etkilenmesini önler. Arınızı kuvvetlendirdiği için her sezon karşılaştığınız hastalıklarla karşılaşmaz gereksiz masraflardan kurtulursunuz. Ana arının yumurtlama performansını arttırarak koloni sayısını arttırır. Yalnızca kovan masrafı yaparak koloni sayısını arttırabilirsiniz. Sezon başında var olan arı sayınızı uygun nektar akımında iki veya üç katına çıkararak PROBEE41 e yaptığınız masrafı amorti eder.
500 Gr lık PROBEE41 ile 1.200 çıtaya uygulama yaparsınız. İçinde bulunan doğal vitamin ve proteinler sayesinde arınıza yaptığınız bu masraflardan kurtulursunuz. PROBEE41 kullandığınızda arınızın rengi daha parlak ve canlı olacaktır. PROBEE41 Bal, Polen, Propolis, Arı sütü üretiminde organik üretim yapmanızı teşvik eder.
Organik üretim yapmanızı sağlar. Bal akımında kalıntı riski yaşamadan uygulama yapabilirsiniz. Arınızın performansına inanamayacaksınız. Arınız hiç görmediğiniz kadar randımanlı çalışacak ve sağlıklı olacak. Karakovan balında üretimi ve karlılığınızı arttırır. Kanatsız arıyla karşılaşmazsınız.
Arıcı 07 ANTALYA